• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://twitter.com/ummiyekocak
  • https://www.instagram.com/ummiyekocak
  • https://www.youtube.com/channel/UCsDrU2A1Zgg8zdxoMN4ddbA/featured
HERŞEY GORKİ YÜZÜNDEN

Köyde seferberlik sayesinde okuma yazma öğrenen Ümmiye Koçak'ın okuduğu ilk kitap Gorki'nin Ana'sı olmuş.


Kitabı köyünde yaşananlarla bağdaştırdığı için unutamayan Koçak, tiyatroyla tanıştığında da köyün kadınlarını ikna edip bir tiyatro kurmuş.

Adana'nın Çelemli köyünde 10 çocuklu bir ailenin altıncı çocuğu olarak dünyaya gelmiş Ümmiye Koçak. Kız çocukları okutulmadığı için o da okula gitmemiş, ta ki okuma seferberliği başlatılıncaya kadar. Köydeki her evden bir kişinin okula gitmesi istenip, kız kardeşi de gitmek istemeyince Ümmiye Koçak kalemini defterini alıp yola düşmüş. Her şey o zaman başlamış.

İlkokuldan sonrasını okumamış Koçak, fakat okuma ve yazma arzusu içine yerleşmiş. Bulabildiği her şeyi okumaya başlamış. İlk okuduğu kitap Gorki'nin Ana'sıymış.
 Ümmiye Koçak, o kitabı hiç unutmadığını çünkü içeriğini köyünde yaşananlarla çok özdeşleştirdiğini söylüyor. Sonrasında Şule Yüksel Şenler'in kitaplarını özellikle Huzur Sokağı'nı tekrar tekrar okumuş. Kemalettin Tuğcu'nun bütün kitapları günlerine arkadaş olmuş.

ÇEYİZİM KİTAPLARIMDI

Koçak, ailesinin ona özgür bir ortam sağlamasının kendisini geliştirmesinde çok etkili olduğunu söylüyor. Sonrasında hikaye yazmaya başlamış. Koçak, '13 yaşımda ilk öykümü yazdım. Babamdan 25 kuruş ister, gider defter alırdım. Bir günde 5 -6 defa para istediğimi bilirim fakat babam bana kızmazdı, verirdi' sözleriyle anlatıyor o günleri. Eşiyle tanışıp evlendiğinde çeyizleri arasında kolilere sarıp götürdüğü kitapları da varmış. Eşi de okuyup yazmasına engellememiş, hatta destek olmuş.

'Eşim ilk evlendiğimizde yevmiyeye giderdi. Bana yazmam için defter alırdı. Meyve sandıklarına sarılan eski gazeteleri kiloyla satın alıp eve getirirdi. O gazeteleri tekrar tekrar okurdum, çünkü okuyacak başka bir şey yoktu' diyor.

 

KOCAMA ÖNCE OKUDUM

Önceleri Mersin'e bağlı köyleri Arslanköy'de kadınların bağda bahçede çalıştığını, erkeklerin ise mahsulü satıp parasıyla sabaha kadar içki içip kumar oynadıklarını anlatıyor Ümmiye Koçak. Bunları yaşayan arkadaşları gelip kendisine dert yanarmış ancak utandıklarından kendileri yaşamış gibi değil, başkasının başından geçmiş gibi anlatırlarmış olanları. O da bunları hikayeye dökermiş ve hikayelerini eşine okurmuş; 'Bir arkadaşımın hikayesini yazdım.

Eşim uyuyordu. 'Ali, Ali kalk' dedim. Kalktı. Gözü kapalı ama yorgun. Okudum, okudum. 'Nasıl olmuş' dedim. 'Çok güzel olmuş' deyip yattı. Belki anlamadı bi
 le. Ama ben 'Ali beğendiyse güzeldir' dedim. Yine yazdım, yine okudum. 'Ali bunu beğendiyse herkes beğenir' dedim. Hep yazdım. Biriktirdim.' Daha sonra, köyde yadırgansa da, çocuk bakıcılığı yapmaya başlamış Koçak. Gittiği hemşire, doktor, öğretmenlerin evlerindeki kütüphanelerdeki kitapları, baktığı çocuğu ayağında sallarken ya da çocuk uyuduktan sonra okumuş. Kitap susuzluğunu bir nebze böyle gidermiş.

 

TİYATROYA HEVES ETTİM

Sonra bir gün, 2001 yılında, köylerine Tarsus'tan bir tiyatro grubu gelmiş. Köyün kadınlarına 'Hadi tiyatro gelmiş gidelim' demiş ama ondan başka kimse oralı olmamış. Okul çocukları arasında hayatının ilk tiyatro oyununu seyretmiş Koçak. Tiyatroyu nasıl algıladığını şöyle anlatıyor Koçak; 'Oyun sonrası oyuncuların yanına gittim. 'Senin adın ne' diye sordum. 'Ahmet' dedi. 'Ama demin Veli'ydi' dedim.

'O benim rol ismim' deyince kafamdaki düşünceleri aktarabilm
em için bir yol bulduğumu anladım. Köyümdeki erkeklerin yanlış davranışlarını için bir şeyler yapmam gerektiğini düşünüyordum ama ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Tiyatroyu görünce 'Ben de Ayşe'nin Fatma'nın adını değiştirip bir tiyatro yazayım. İnsanlar seyreder, yaptıklarının yanlış olduğunu anlarlar' dedim' diyor.

 

TAKDİR GÖRELİM İSTEDİM

Bu düşüncelerle tiyatro yapmayı kafasına koymuş Ümmiye Koçak. Önce kendi eşine düşüncelerini anlatmış. Onay alınca köyün kadınlarına tiyatrodan bahsetmeye başlamış. Koçak'ın mücadelesini kendi ağzından dinleyelim: 'Kadınlara 'Gelin biz de tiyatro yapalım' dedim . 'Ne teyatrosu kız başımıza gene bir şey çıkarma' dediler. 'Bak sen eşekle odun getiriyorsun, bağ bahçede çalışıyorsun, evin işini yapıyorsun.

Hiçbir şeyi ihmal etmiyorsun. Bunların her biri ayrı kişilik, ayrı karakter oynuyorsun. Bir defa da sahnede oynayalım. O zaman bize yapılan yanlışları gösteririz, kafalarına dank eder. Hem alkışlanır takdir ediliriz. Şimdiye kadar hiç takdir edildiniz mi' dedim. 'O zaman bizim herifler değişir mi' dediler. Değişir tabi dedim. 'Valla abla iyi güzel de bizim herifler ne diyecek' dediler. 'Ben onları ikna ederim' dedim.'

 

ELİNİZİN HAMURUYLA!

Böyle yola çıkmış Ümmiye Koçak ama hiç kolay olmamış. Köyün erkeklerine defalarca gidip tiyatroyu, neden yapmak istediklerini anlatmış. Cevap, 'Hadi canım size mi kaldı. Sizi kim hesaba alacak. Elinizin hamuruyla kendinizle dalga mı geçirttireceksiniz' olmuş. Koçak, defalarca gidip ikna etmiş erkekleri.

Lise müdürüne giderek tiyatro yapmak istediğini söylemiş. Lise müdürü 'Ben anlamam Ümmiye Hanım' dese de azmini görünce Müjdat Gezen'in tiyatro ile ilgili bir kitabını vermiş. Gündüz meyve sandıklamaya giden, gece de defalarca kitabı okuyan Koçak'ın gözünde az çok ne yapacağı canlanmış. Zaten öykü yazdığı için ilk tiyatro oyununu yazmış. Konu tabi ki köydeki kadınların yaşadıklarıymış. Eşleri ikna edilen kadınlara roller dağ
ıtılmış. Kadınlar işlerinden buldukları fırsatlarda çalışmaya başlamışlar.

 

AMERİKA'DAN GELDİLER

Provalar sürerken 8 Mart Kadınlar Günü gelmiş. Basın çalışmalarını duyunca Arslanköy Kadın Tiyatro Grubu gazetelerde yer almış. Hikayelerini duyan Pelin Esmer, elinde kamerası ile köylerinde soluğu almış. Yaşadıklarını, başlarından geçenleri 'O yun' adlı bir belgesel haline getirmiş. Birçok festivale katılan ve de ödül alan belgeselden sonra herkesin bakışı değişmiş. Esra Ceyhan programına konuk olarak çağırmış. Koçak, 'Biz ilk defa o programla köyün dışına çıktık.

O zamanlar köyde iyi karşılanmıyorduk. Benim eşime bile sokakta argo kelimeler sarfediyorlardı. Ama eşim hiç oralı olmadı. Esra Ceyhan'ın programına çıktıktan sonra bir kısmı geldi. Özür dileriz bacım dedi' diyor. Tabi televizyonla birlikte tanınma süreci başlamış. Ümmiye Koçak ve arkadaşları Amerika'dan The New Yorker dergisinin sayfalarına da taşınmış.

Ümmiye Koçak, 'Deli bu kadın! Kafasında var bunun! Çatlak! diyenler ben festival davetlisi olarak San Sebastian'a gidince şaşırdılar. Oyuncularımızın kocaları oyunlarımızı seyredince, karakterler farklı olsa bile onları anlattığımızı anladılar ve davranışlarını düzelttiler. Şimdi köylerimizde içenler içmez oldu. Yanlışlar yapılmaz oldu. 50'ye yakın kadınla çalıştım. Çocuğu ölen, eşi ölen tiyatroyla terapi oldu, psikolojik olarak rahatladı' diyor.

FİLM DE ÇEKTİK

Fakat Ümmiye Koçak'ın isteği daha geniş kitleye ulaşmak olduğu için bir film yapmak istemiş. O sıralarda da Mersin Sinema Derneği Başkanı Gürhan Ötün bir proje için köye gelip Ümmiye Koçak'la görüşmüş. Koçak, projesini anlatınca ona bir senary o örneği vermişler. Hem narenciye bahçesinde çalışıp hem de örnek senaryoyu defalarca okuyan Koçak, 'Yün Bebek hikayesini yazmıştım.

Basında çok ilgi görmüştü. Senaryo aşaması bitti ama para yok. Bir çok yer destek olacağını söyledi ama sonra hiçbir şey gelmedi. Valimiz Hasan Basri Güzeloğlu benim için bir abi. Mersin Ticaret Borsası başkanı Abdullah Özdemir, Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna, Akdeniz Belediye Başkanı M. Fazıl Türk, Başkan vekili Bedrettin Gündeş, . Milletvekili Münevver Çiğdem Ökten, Bakanımız Fatma Şahin bize çok yardımcı oldular. Tiyatroda kimseden bir şey istemiyorum. Hamlet'te nişan elbisemden pelerin, su kabağından kafatası, ekmek şişinden kılıç, basma elbiseden kraliçe elbisesi, kartondan taç yaptım. Kimseden bir şey istemedim. Ama film için istemek zorundasın. Çok üzüldüm ama' diyor.

Şiddetin 'kadın' dilini anlattı

Arslanköylü Kadınlar Tiyatro Topluluğu'nca çekimleri tamamlanan film kadının kadına şiddetini konu alıyor. Senaryosunu topluluğun kurucusu Ümmiye Koçak'ın yazdığı filmin çekimi, Toroslar ilçesine bağlı bin 453 rakımlı Arslanköy beldesinde güç koşullar altında tamamlandı.

  
10213 kez okundu

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam63
Toplam Ziyaret485019
Etkinlik Takvimi